''Döktüğüm yaşları bağışlıyorum. Acıları ve aldatmaları bağışlıyorum. İhanetleri ve yalanları bağışlıyorum. İftiraları ve ahlâksızları bağışlıyorum. Nefreti ve zulmü bağışlıyorum.Yüreğimi yakan darbeleri bağışlıyorum. Yıkılan hayalleri bağışlıyorum.Ölen umutları bağışlıyorum. Sevgisizliği ve kıskançlığı bağışlıyorum.Umursamazlığı ve kötü zihniyeti bağışlıyorum.Haklılık uğruna haksızlık edenleri bağışlıyorum.Öfkeyi ve şiddeti bağışlıyorum. İhmalkârlığı ve unutkanlığı bağışlıyorum.Bütün kötülükleriyle dünyayı bağışlıyorum.''(alıntıdır.)

Bu şiiri sana yazıcaktım içimden bir ses 'değmez' dedi.



0 yorum

Değmez dedi.

Yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arta kalan ne varsa masada.
Erken saatte uyandım.
Yatak odamın tavanı eğilirken üzerime
Bir saat daha uyudum. Belki iki.
Havada ölü bir romantizm vardı ve bir ninni örttü üzerimi.
Anlaşılmamak acıktırıyordu insanı. 
İki gün önceden kalan pizzanın son dilimini ısıtacaktım.
Mikro dalga 
Değmez dedi.
Ne kızgındır arka koltuğunda bayıldığım taksici şimdi. 
Acaba son bardağım nerede kırıldı. 
Karşılıksız sevmek makro bir dalgadır.
Onu anladım.
Oturdum biraz kitap okudum. 
Şu hayatta ne öğrendiysem telefon beklerken öğrendim. 
Onu anladım.
Bir kitap bitti.
Diğerine geçtim. 
Sırtım ağrıyordu nedense. 
Uzanmak istedim doğruldum. 
Yastık 
Değmez dedi. 
Küçükken dinleyip unuttuğum masalları düşündüm uzun uzun. 
Aklıma hiç biri gelmedi. 
Son mesajlaşmalarımıza bakayım dedim.
Telefon 
”Değmez”. 
Kötü bir gün geçiriyordum. 
Buna alışığım. 
Kötü bir gün geçirmek beni daha sivri bir insan yapacaktı.
Ne de olsa
Bizi öldürmeyen her şey bize sihirli güçler katacaktı. 
Bir sigara daha yaktım. 
İçki içmek için çok erkendi. 
Yeniden doğmak için çok geç.
Başka bir şehirde yaşamak için
Doktor olmak için mesela. 
Her şeyi bırakıp gitmek için çok geçti.
Tekrar çocuk olmaya karar vermek için,
Yeni yeni yerler keşfetmek için,
Bir daha sevmek için..
Yarım şişe viski vardı tezgahın üzerinde. 
Elim kesme bir cam bardağa yürüdü.
Bardak
”Değmez” dedi. 
Seni sevmek seni mutlu etmekti. 
Seni sevmek,
Geceden kalan viskiyi gündüz gözüyle şişeden içmekti.
Teşhis edilemeyen bir hastalık gibi.
Genç yaşta başlayan bir bağımlılık.
Gösteriş olsun diye alınıp bir sayfası bile okunmayan kitaplar gibiydi sevilmek.
Seni sevmek adaletse
Tanrılar hüküm giymeliydi.
Ayakkabılarımı giyip çıktım evden. 
Biz romantikler deniz kenarında yürümek insana iyi gelir zannederiz nedense.
Sahiller kandırılmışlar ve aldatılmışlarla doludur bu yüzden. 
Şimdi bir denize atsam kendimi. 
Boğulacağım şey önce kendi karanlığım olacaktır dedim içimden. 
Bir resmini buldum 
İç cebimde. 
Ve ellerim hep yara iziydi.
Bir banka oturdum.
Ölümü düşündüm.
Ölümün ilk işareti 
Doğumu düşündüm.
Martıları izledim dans ederlerken.
Rüzgar
”değmez” dedi.
Sonra o biri geldi yanıma.
Gözleri aynı sen.
Merhaba dedi
Dudakları,
Gözleri aynı sen.
Şiirlerdeki kadar korkutucu değildi sonra hayat.
Seni son gördüğümde o bankta oturuyordum ben.
Sana en yakın olduğum şey yırtık ellerimde solgun bir resimdi.
Seni sevmek yapabilmek değil
Yapmasını sevmekti.
Seni sevmek ,
Yokuş aşağı hızla giden patlak frenli bir arabanın içindeyken
Çalan şarkıyı sevmekti.

Banktaydık, oturuyorduk.
O vardı
Ben vardım
O aslında en çokta sendin
Ve bunu neden sonra anladım.
Gülümsedim öylesine.
O sen de gülümsedi.
Sahil 
Yeniden aşık olmak için elverişli bir yerdi.
Tam sevecektim seni her yerinden,

Hayat 
”girme o topa”,

”değmez” dedi.


Can BONOMO

0 yorum:

Yorum Gönder

newer post older post