''Döktüğüm yaşları bağışlıyorum. Acıları ve aldatmaları bağışlıyorum. İhanetleri ve yalanları bağışlıyorum. İftiraları ve ahlâksızları bağışlıyorum. Nefreti ve zulmü bağışlıyorum.Yüreğimi yakan darbeleri bağışlıyorum. Yıkılan hayalleri bağışlıyorum.Ölen umutları bağışlıyorum. Sevgisizliği ve kıskançlığı bağışlıyorum.Umursamazlığı ve kötü zihniyeti bağışlıyorum.Haklılık uğruna haksızlık edenleri bağışlıyorum.Öfkeyi ve şiddeti bağışlıyorum. İhmalkârlığı ve unutkanlığı bağışlıyorum.Bütün kötülükleriyle dünyayı bağışlıyorum.''(alıntıdır.)

Bir sabah uyandığımda...



1 yorum
Başlığı ''bir sabah'' diyerek attığıma aldırış etmeyin.Aslında ben bile bilmiyorum tam olarak neden böyle başladığımı.Bir sabah uyandığımda farklı hiç bir şey olmuyor ki hayatımda.Sabahları gözlerimi henüz açmamışken daha..Hafızam derinlerde bir yerlerde sakladığı terkedilmişliğimi bulup,usulca yerleştiriyor yalnızlığı yüreğime.Sabahlar günün diğer saatlerine göre daha bir acımasız geçmiş konusunda.Daha bir ağır elleri,daha bir sert tokatları sabahların..Gerçekleri sabahlardan dinlemek,daha bir yakıyor insanın canını.Uyurken unuttuğumuz,iyileştiğimiz ne varsa yok ediyor hepsini uyanışımız...Rüyalarımızı olduğu gibi orada bırakmak zorunda kalıyoruz yaşayabilmek için.Öyle ya yaşamın yolu nefes almaktan geçiyor her daim ve sonsuzluk denen uykuda soluklar kesik.Ama ben bazen soluksuz kalmak istiyorum hayallerimin içinde öylece.Gözlerimi yokluğuna açtığım her sabah Tanrıdan bunu diliyorum.Sahi hayallerim ne zaman bu denli imkansızlaştı.Yalnızca sonzuz denilen o uykuda  bulucağıma inanıcak kadar yitirmiş olabilir miyim seni?Bir yerlerde bir şekilde kaybetmişliğim aşikar.Ama sana sadece hayatımın bittiği o yerde kavuşabilicek kadar kaybetmiş olabilirmiyim seni?Bu kadarı fazla değil mi? Bu kadar kayıp ağır değil mi küçük bedenime?Sahi ben güçlü müyüm senden öte bir yola tek başıma çıkabilicek kadar?Hadi çıktım diyelim bir cesaret..O yolu tamamlayabilicek kadar büyük mü benim adımlarım?Zamanım yeter mi bitiş çizgisine varmaya,mutlu olmaya,senin olmadığın bir dünyada.Ah sevgilim değilim.Ben sandığın kadar güçlü biri değilim.Ama bilirim,sen bilmezsin çaresizliğimi.Belkide inanmak istemezsin.Ardında bıraktığın yıkıntıları üzerine alınmak istemezsin bilirim.Vicdanınla arana ördüğün duvarı yok etmek isteyecek her türlü düşünceden uzakta devam edişin hayatına bu sebeptendir bilirim.Devam et.Merak ettiğim bir şey var yalnızca..Vicdanınla arandaki o duvarın yıkılmasına neden olucak birşeyler olursa birgün hayatında..Aradan geçen onca zamana rağmen hatırlar mı kalbin beni?Bu sorunun cevabını sanırım hiç bir zaman bilemeyeceğim.Belkide bilmenin ötesine geçip yaşayacağım.Herşeyimi toplayıp bu hayattan ayrılırken ellerinin vicdanınla buluştuğu nice güzel zamanlar geçirmiş olabilmeyi istiyorum seninle.İstiyorum ki yumarken gözlerimi içinin seninle dolu olduğu mutluluklarla dolu bir ömrü götüreyim beraberimde.Kimseleri inandıramadığım,avuçlarımda sımsıkı tuttuğum bir umudum var hala..Yaşıyorsan bir yerlerde,nefes alıyorsam hala bende..Bir umut var demektir.Eğer tek başına ördüğün duvarları yıkmayı başaramıyorsan tek başına,içimdeki aşkın merhameti hep yanında..Beraber devirebiliriz tüm kötülükleri.Çünkü bilirsin benim gücüm sensin.Eğer yorulursa bedenin bilinmezlik denizinde kulaç atmaktan ve bir adım öteye gidememiş olmaktan,çık gel.Gücümü de alıp çık gel sevgilim.Çünkü ben seni çok özlüyorum,en çokta sabahları...





Birden özleyiveriyorsunuz...
Çoktan unuttuğunuzu sandığınız
ya da yalnızca bir kere karşılaştığınız
ve özlemek için yeteri kadar tanımadığınız birini
bir sabah çılgınca özleyerek uyanıyorsunuz.

Rüyalarınız, içinizdeki o gizli, esrarını ele vermez büyücü,
siz çarşaflarınızın arasında,
bütün tehlikelerden uzak,
güvenle yattığınızı sandığınız bir anda,
usulca ruhunuza sokulup,
sizden habersiz oralara yığılmış cephanelikleri
birer birer ateşleyiveriyor.
İnfilaklarla sarsılarak uyanıyorsunuz.
Hayatınızda olmayan birini hayatınıza almak,
ona dokunmak,
onun sesini duymak için kıvranırken buluveriyorsunuz kendinizi...

Özlemek, o yakıcı istek,
bilinen herşeyi ve önem sırasını değiştiriveriyor.
Özlediğiniz ise çok uzaklarda...
Yanında olmasını istediğiniz halde
yanınızda olmayan bir tek kişi,
yanınıza bile yaklaşmadan,
hatta onu özlediğinizden
ve onu istediğinizden haberdar bile olmadan,
bütün hayatı,
bütün görüntüleri eritip
başka kılıklara sokuyor...
Ahmet Altan


1 yorum:

Unknown at: 21 Eylül 2015 14:38 dedi ki...

HARİKA

Yorum Gönder

newer post older post