''Döktüğüm yaşları bağışlıyorum. Acıları ve aldatmaları bağışlıyorum. İhanetleri ve yalanları bağışlıyorum. İftiraları ve ahlâksızları bağışlıyorum. Nefreti ve zulmü bağışlıyorum.Yüreğimi yakan darbeleri bağışlıyorum. Yıkılan hayalleri bağışlıyorum.Ölen umutları bağışlıyorum. Sevgisizliği ve kıskançlığı bağışlıyorum.Umursamazlığı ve kötü zihniyeti bağışlıyorum.Haklılık uğruna haksızlık edenleri bağışlıyorum.Öfkeyi ve şiddeti bağışlıyorum. İhmalkârlığı ve unutkanlığı bağışlıyorum.Bütün kötülükleriyle dünyayı bağışlıyorum.''(alıntıdır.)

Arthur Rimbaud



0 yorum
Kesinlikle biliyordum hiçbir zaman onun dünyasına giremediğimi. Uyuyan sevgili gövdesinin yanında, nice uyanık saatler geçirdim geceleri, gerçeklikten neden bunca kaçmak istediğini düşünerek. Böyle bir dileği olmamıştı hiç kimsenin. İnanıyordum.-korkmaksızın onun için.-büyük bir tehlike olabileceğine toplum içinde.-Belki de yaşamı değiştirecek gizleri vardı? Hayır, diye yanıtlıyorum kendimi, bu gizleri arıyor yalnızca. Sizin anlayacağınız, büyülüdür erdemi ve ben tutsağıyım onun. Yeterince gücü,-umutsuzluk gücü!-bulamazdı bir başka ruh kendine, dayanmak için onun büyülü erdemine, onca korumak, onca sevilmek için. Zaten başka bir ruhla birlikte hiç düşünmedim, hiç onu:İnsan kendi meleğini görür, bir başkasının meleğini asla.-bana kalırsa. Ruhundaydım onun, tıpkı insanın kendisi kadar aşağılık birini görmemek için boşalttığı bir saraydaymışım gibi: Hepsi bu. Ne yazık ki, gerçekten bağımlıydım ona. Ama ne istiyordu benim sıkıcı, korkak varlığımdan? Öldürmüyorsa da ondurmuyordu beni! "Anlıyorum seni" diyordum bazen ona, kızgın ve kederli. Omuz silkiyordu.

0 yorum:

Yorum Gönder

newer post older post