Kesinlikle biliyordum hiçbir zaman onun dünyasına giremediğimi. Uyuyan sevgili gövdesinin yanında, nice uyanık saatler geçirdim geceleri, gerçeklikten neden bunca kaçmak istediğini düşünerek. Böyle bir dileği olmamıştı hiç kimsenin. İnanıyordum.-korkmaksızın onun için.-büyük bir tehlike olabileceğine toplum içinde.-Belki de yaşamı değiştirecek gizleri vardı? Hayır, diye yanıtlıyorum kendimi, bu gizleri arıyor yalnızca. Sizin anlayacağınız, büyülüdür erdemi ve ben tutsağıyım onun. Yeterince gücü,-umutsuzluk gücü!-bulamazdı bir başka ruh kendine, dayanmak için onun büyülü erdemine, onca korumak, onca sevilmek için. Zaten başka bir ruhla birlikte hiç düşünmedim, hiç onu:İnsan kendi meleğini görür, bir başkasının meleğini asla.-bana kalırsa. Ruhundaydım onun, tıpkı insanın kendisi kadar aşağılık birini görmemek için boşalttığı bir saraydaymışım gibi: Hepsi bu. Ne yazık ki, gerçekten bağımlıydım ona. Ama ne istiyordu benim sıkıcı, korkak varlığımdan? Öldürmüyorsa da ondurmuyordu beni! "Anlıyorum seni" diyordum bazen ona, kızgın ve kederli. Omuz silkiyordu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder