''Döktüğüm yaşları bağışlıyorum. Acıları ve aldatmaları bağışlıyorum. İhanetleri ve yalanları bağışlıyorum. İftiraları ve ahlâksızları bağışlıyorum. Nefreti ve zulmü bağışlıyorum.Yüreğimi yakan darbeleri bağışlıyorum. Yıkılan hayalleri bağışlıyorum.Ölen umutları bağışlıyorum. Sevgisizliği ve kıskançlığı bağışlıyorum.Umursamazlığı ve kötü zihniyeti bağışlıyorum.Haklılık uğruna haksızlık edenleri bağışlıyorum.Öfkeyi ve şiddeti bağışlıyorum. İhmalkârlığı ve unutkanlığı bağışlıyorum.Bütün kötülükleriyle dünyayı bağışlıyorum.''(alıntıdır.)

Eğer



0 yorum

Eğer elimde sihirli bir değnek olsaydı...
Kendimi en baştan yaratırdım biliyor musun? Sana diyorum sana, şu an bu satırları okuyan sana. Bakma bana öyle, kendimden öyle sıkıldım ki, sandığın gibi değil hiçbir şey. Bunları okurken gözün fotoğrafıma ilişecek biliyorum, mutlu sanacaksın beni. Ama sana gerçek olan trajiyi anlatmamı ister misin? Sen göreceksin diye o kadar mutlu bakmışım orda... Yani sırf, her kimsen beni mutlu gör diye, gülümsenmiş bir fotoğraf. Fotoğraflarda mutsuz gözükmeyi kim seçer ki? Hiçbir derdim hiçbir endişem yokmuş gibi göstermişim yüzümün aydınlık olan kısmını sana. Ama sana bilmediğin bir şey söyleyeyim mi? Ben senin her sabah aynadaki yansımanım. Hani uykusundan yeni kalkmış, gözleri şiş, saçları dağınık, ağzı kokan, yeni güne lanetler okuyan, hafif uykusuz ve üşengeç. Ben senin sabah halinim. Sen de benim,tüm hayatım. Ama sen beni okuyorsun, bense sana kendimi inandırmaya çalışıyorum.
Ben seni bilmiyorum, belkide seninle bir "merhaba" dan ötemiz olmamış hiç. Sen yazdıklarımı sevmişsin, ben sen sevdikçe yazmışım... Sırf daha fazla etkileyebilmek için seni, acılarımdan mezarlar kazmışım, ve şimdi sen bu mezarın başında, benim dualarımın üzerine dualar ediyorsun.Benim dualarımı okuyarak, olan biteni anlamaya , anladıkça haz almaya başlıyorsun. Sana diyorum sana, şu an da bu satırda içinden "acaba" diyen insana. Benim acılarımdan aldığın hazla, aptalca bir tebessümle okuduğun bu satırlar, sana kendi hayatını sorgulatıyor değil mi? Yoksa sende mi istedin her şeyi bırakıp köşe bucak kaçmayı? yoksa sen de mi istedin kilometrelerce uzağa gitmeyi, yoksa sende mi istedin nereye gidersen git, kendini oracıkta bırakmayı... Ben istedim biliyor musun? Hafızamla beraber gittiğim her yerde kendime yeni bir dünya yarattım. Ve eskisinden hiçbir farkı olmadı... Elimde sihirli bir değnek olsaydı eğer, seni değiştirirdim. Kendimi değiştirirdim. Kaybettiğim bütün her şeyi geri isterdim. İlk okulda kaybettiğim kırmızı kalemlerimi bile ! Kurdelamı... En sevdiğim çoraplarımı bile. Eğer elimde sihirli bir değnek olsaydı, bunları hiç yazmamayı dilerdim.
En yakın arkadaşlarımın acılarını dahi silerdim... Geçmişimin yontulmuş yanlarını... Sınandığımı bildiğim halde sınanmak adına bir şey yapmadığım o günlerimi silerdim ! Kendimi öylece siler giderdim...
Bir sen kalırdın geriye... Her sabah o aynanın başında, kendinden nefret eden bir sesle... Bir sen kalırdın benden geriye, " yine mi ben ? " derken düşündüklerinle. Bir sen kalırdın benden geriye, " o aptal makinaya her gülümsediğinde... "

Alıntıdır.







0 yorum:

Yorum Gönder

newer post older post